28 Ekim 2009 Çarşamba

He is just not that into you

Dedenin kandırmacası nedeniyle anadolu yakasına, evime, odama dönemeyince bir teyzeden diğerine gidip film izlemeye karar verdim, film olarak da bir kaç gün önce okulda muhabbeti
geçen bu film izlenmeye karar verildi.... Başlangıcındaki sahneleri facebook paylaşımı olarak izlemiş olduğumu farkedip izlemeye devam ettim, gerçi uyuyakalınca ikinci saati bir gün gecikmeli izledim ama olsun bu filmin kötülüğünden değil benim yorgunluğumdan kaynaklanıyor :) Güzel eğlenceli yer yer kimine
göre eğitici :p bir film olsa da benim favori
romantik komedilerime girmedi, eğlenceli vakit geçirmek için izlersin eğlenirsin biter :) Ünlü (ve güzel ) oyuncuları vardır, ekip kalabalıktır favori olmayıp beğenilme noktasında olması bun sebepten kaynaklanmış olabilir...
Üzerinden 10 günden fazla geçip yazınca bu kadar oluyor :)
Film fotoğraflarını karıştırınca nedense
Scarlett-Bradley ikilisininkiler ağır bastı be de onları koydum :) Benim başrollerim onlar :p





Filmin mutlu son başrolleri Alex ve Gigi karakterleri...

19 Ekim 2009 Pazartesi

Son zamanlar

Özellikle şu son bir kaç gündür özellikle okuduklarımın etkisiyle biraz genel durum sorgulamasına girdim. Neresinden başlasam derken birden aklıma az önce her açtırdığı mavi kutuda çığlık çığlığa bağırarak kanal değiştirmeye yol açan ilginç tavırlı sarışın kızın yarıştığı Var Mısın Yok Musun? geldi, hep diyordum birileri az para kazanınca niye üzülüyorsunuz ya da çok para kazanınca niye seviniyorsunuz. Tamam üzücü hikayeleri var ama çevremizde (özellikle son yıllarda artan bir şekilde) üzücü hikayelerle dolu değil mi? Bana televizyondaki her şey yalan gibi geliyor belki orada rol yapıyorlar nereden bileceğiz, birebir görüp konuşma lüksüne mi sahibiz ya da yardım edebilmeye... Televizyondakine üzülen insanlar komşusu aç mı akrabaları sıkıntıda mı biliyorlar mı acaba? Tamam ben de uzun zamandır bir çok yakınımı ihmal ettiğimi düşünüyorum neden bilmiyorum arayasım gelmiyor konuşasım gelmiyor nasıl olsa elimden bir şey gelmeyecek alt düşüncesi beni engellemekte başarılı gibi duruyor... İşte böyle suçu da attım rahatladım, gerçi yazacaklarımı gene unuttum bu kadarı kaldı...

Diğer taraftan yapılabilecek bir sürü şey dururken oturup facebook'ta FarmVille ya da RestaurantCity oynuyorum, bu da Var Mısın Yok Musun izlemek gibi hem (sanki çok bolmuş gibi olan) vaktim geçiyor hem de orada sanal olarak kazandığım başarı beni mutlu ediyor, aynı Var Mısın Yok Musun'da para kazanana sevindiğimiz gibi... Böyle basit mutluluk olarak sandıklarımız farkına varmadan bir şeyleri sona ya da insanları depresyona sürüklüyor.

Neyse küçük bir mutluluk da power turk'ün sitesindeki 90'lar linki oldu benim için. Buradan küçüklüğümüzün komik sözlü şarkılarından dinledik eğlendik...

bum bum bum daldan hop dala uçtum sonunda bir dala kondum nedir bu daldaki durum ooo ooo...okayi yomaşita kombambaa kombambaa.... aklımdaysa ucuz bilet buldukça atlayıp uçağa nereye gidiyorsa oraya gitmek 1-2 günlüğüne de olsa...

18 Ekim 2009 Pazar

Sonunda sıra "Man On Wire"a gelir

2009 İstanbul film festivalinde gösterileceğini uçak dergilerinden birinde okuyup bunu izlemeliyim demiştim, ama neyini merak edip de böyle düşündüm hiç hatırlamıyorum. Bir cambaz, kafayı takmış yüksek binalar arası yürüyeceğim diye, çeşitli denemeler fln sonra gözünü Amerika'nın artık olmayan ikiz kulelerine dikiyor, böyle konulu bir belgesel film... Bana düşündürdüğü ise bu kadar net hedef belirleyip onun üstüne nasıl gidiyor insanlar, nasıl siyah ve beyaz diye ayırıyorlar grileri yok peki ben niye gri tonlarında takılıp kalmışım!? Belki bana böyle düşündürdüğü ve cambazın arkadaşlarını mutsuz ettiği için sevemedim filmi...

11 Ekim 2009 Pazar

La comunidad

2000 yapımı İspanyol filmi, türkçe adıyla Halkımız Avanta Peşinde... 3-5 sene önce izlediğimi tahmin ediyorum bu akşam televizyonda tekrar görünce hatırladım, arada sıkan bir havası var, ama yönetmeni The Oxford Murders'ın yönetmeni Álex de la Iglesia. Başrol oyuncusu Carmen Maura'nın yüzü tanıdık geliyor ama hangi filmden bilemedim. Filmin konusu ise bir bavul dolusu paranın peşinde koşturan apartman sakinlerinin başına gelenler. Sonda açgözlülüğün cezasını çekiyorlardı sanırım :)