5 Nisan 2010 Pazartesi

Fish Tank (2009)

Bugünkü ve festivaldeki ikinci filmim 13:30 seansı gene Kadıköy sinemasındaki BAFTA'dan çok sayıda ödül kazanmış İngiliz filmi Akvaryum'du. Kısa filmi Wasp(2003) ile Oscar almış Andrea Arnold'un filmi, bana uzun zamandır yaşamadığım bir filmi izledikten sonra farklı(olumlu bir farklılık bu) ruh haline sokmayı başardı. Genelde küçükken gittiğim animasyon filmler bu etkiyi yaratırdı, bu filmin nasıl başardığını çözemedim :).

Filmin özellikle başlarında yoğun İngiliz aksanı bazen hangi dilde konuştu diye bir anlık boş baktırdı, zaten altyazılar da özellikle sonlarda epey eksikti, hatta çevirenin takma adı yazdı sonda (altyazı sitelerindeki gibi) salonda bir kıkırdama duyuldu, ama o adı şimdi hatırlayamıyorum, altyazılar sanki film koymadan hemen önce alelacele hazırlanmış gibiydi.
Filmin konusuna gelirsem 15 yaşındaki Mia, ilgisiz annesi ve arada küfür etmek dışında fazla sesi çıkmayan kız kardeşiyle beraber yaşamaktadır. Mia eşofman ve spor ayakkabıyla gezen, arkadaşı olmayan, sinirini bozan kıza kafa atıp burnunu kırmaktan çekinmeyen, dansa meraklı , içkiye hasta, asi bir genç kızdır. Annesinin yeni erkek arkadaşının eve taşınmasıyla, hayatları değişir. Anne artık evi temizleyip düzenlemekte ve yemek yapmaktadır, annenin yakışıklı sevgilisi(Michael Fassbender) ise kızlara babalık etmekte, ayrıca Mia'nın dans yeteneğini teşvik etmektedir. Ancak kısa süre sonra Mia'ya farklı gözle baktığını Mia da farkeder, olaylar gelişir. Olan çetrefilli olaylardan sonra sonunda güzel bağlandığı için ve biten filmin ardında bıraktığı o değişik ruh hali sebebiyle sevdim filmi...

Hiç yorum yok: