Küçükken en sevdiğim oyunlardan biri SimCity'ydi, ama sonradan çıkarılan üst versiyonlarını biraz da o zamanki ingilizcemin yetersizliğinden olsa gerek anlamamış ve zevk almamıştım. Taaki The Sims çıkana kadar... Hatırlıyorum o kadar bağımlı hale gelmiştim ki liselere giriş sınavına hazırlanırken bile molalarımı The Sims'le değerlendirirdim, 15'er dk'lık sims molaları :D
Sonradan The Sims'in çıkan eklentilerini alıp yüklemeye başladım, bir süre de öyle idare ederken bilgisayarımızın çalıştırmaya gücünün yetmediği Vacation serisi çıktı ve ben Sims'i bıraktım. Sonradan The Sims 2 çıktı, onu hatırlamıyorum bile oyunlara ilgimi kaybettiğim döneme rastladı biraz...
Ama şimdi günlerdir saatelerce başından kalkmadan The Sims 3 oynuyorum, gerçi bugünden itibaren sınırladım kendimi yoksa oyun toptan gidecek elden, evdekiler şikayetçi benim iptal bir halde ekrana bakmamdan :p
The Sims 3'ün en büyük yeniliği Simslerin yaşlanmaları, gerçi ben pek sevmedim bu işi bir iksir olsa da yaşlanmasın ölmesin simslerim diyorum. O kadar uğraş, eğit, arkadaş et, işinde yükselt, aşık et, evlendir, tam zenginim dediğinde simin yaşlansın yavaş hareket etmeye başlasın bir süre sonra da ölsün. Aslında biraz daha gerçek hayata yaklaştırmışlar ama bu kadar hızlı da yaşlandırılmaz ki...
Diğer sevdiğim özelliği de kendi küçük tarlanı kurup orada yetiştirdiğin kaliteli sebze ve meyvelerle yemek yapabilmen...
Şimdilik bir süre The Sims yasaklısı olarak normal hayata döndüğümden blogta paylaşabildim, böyle upuzuun bomboş vakti olanlara önerilir :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder