Bu sene de anlata anlata bitiremediğim Kilimli'ye sürükledim insanları. Bu sefer yolu kolayca bulduk(her yerde tabela ve düzgün yollar vardı) ancak bir gittik(daha saat 11 değildi) amanın o ne kalabalık, minibüse dolan gelmiş, sahil geçen yıl bomboşken bu sefer full. Zar zor, idare eder bir yere yerleştik, denizin kıyısı kalabalığın etkisiyle cam gibiliğini kaybetmişti. Moraller bozuldu tabii, ama sonra yüzünce açıkların güzel olduğunu gördük. Hatta karadan yolu olmayan bir koy bulup, yüzerek(ya da botla) gidilince, o kalabalıktan kurtulup temiz denizlere ulaşmak garanti. Böyle güzel deniz ve doğa harikası, Karadeniz'de başka yerde var mı bilen varsa söylesin lütfen :)
Bir de bu taraflara pazar günü(tahminen cumartesi de çok farklı değildir) gitmek hiç akıllı işi değilmiş, gidilecekse de saat 4 olmadan Ağva'dan çıkmak lazım, biz 8 civarı çıktık ve Şile'den sonra 20 kilometrelik komvoy vardı, hızımız ortalama 8 km civarıydı eziyeti tahmin edilebilir. Bir de bu trafiği bilip gene de bu saatte dönenler, trafiği görünce yol kenarına arabasını çekip hava kararmasına aldırmadan yedek et mi bulunduruyorar ne yapıyorlarsa mangala devam etmeye başladılar. Bu yol kenarında duran insanlar saat ilerledikçe semaverle çay içenlere, otoyol!da çıplak ayak akşam yürüyüşü yapanlara ve daha ilerlerlerde ise arabanın üstünde ya da asfaltta yatıp uyuyanlara dönüştü! Şaka gibiydi, doğal afet olmuş gibiydi, şok olduk.
Bence gene de değer Kilimli o kadar yolu gitmeye, sadece erkenden İstanbul'a dönüş yoluna koyulmak şart...
1 yorum:
yol kenarı fotografları çok komik :)
Yorum Gönder