16 Kasım 2008 Pazar

Güneşli bir Pazar sabahı :)

Bugün ALES sınavı için erkenden kalkılır, eve 15 dk yürüme mesafesindeki Rezan Has Lisesi'ne dayı ile gidilerek beklenmeye başlanır. Kapıda püfür püfür sigara içenler, yaşı hiç de üniversite son sınıf gibi durmayan teyze-amcalar vardır. Bir de dayı yorumuyla kilo ortalaması 75 bulunmuştur :D

3 saat oturularak tüm sorular cevaplanır, ama dün gün boyunca masa başında oturmaktan boyunda ve sırtta olan, sabah ise sadece sırta indirilebilmiş ağrı yeniden nüksetmiştir. Buna rağmen biten sınav ve ışıldayan güneş sayesinde bir mutluluk kaplar içimi...

Sonra diğer telekomcularla buluşmak üzere Üsküdar'a gidilir, sonra 13telekomcu+3=16 kişi Beylerbeyi Sarayı gezilir. Sonra Kanlıca uzak saat 16:30 oldu hava kararıyor gitmeyelim diyen Hakan'a rağmen otobüse binilir, ama manyak otobüs şöforü sayesinde Kanlıca'ya geldiğimizde saat gene 16:30 dur. Kanlıca'da yoğurtlar yenir.

Bu arada ben ilk kez Kanlıca'da yoğurt yemeye gittim, burada yoğurt pudra şekeri ile yeniliyormuş, bayıldım ve 350gr + ayşegülün kaymağını pudara şekeri dökerek bir güzel yedim :)

Kanlıca'dan sonra ne yapılacak fln denilirken sayı zaten 13e düşmüştür, Özge'nin ileri sürdüğü lunapark fikri pek talep görmeyince karşıya dönecek büyük çoğunluk Mecidiyeköy otobüsünü beklerken, önceden kafaya koyduğumuz profiterolü yemek için gelen otobüse Fjolla, Tuğra, Ayşegül ve ben atlarız, bu arada duraktaki mecidiköycülerde bir şaşkınlık ifadesi bırakırız, sanırım bu fikirden hepsi haberdar değildi....

Bindiğimiz otobüs Çengelköy'de trafik nedeniyle gitmeyi bırakınca inelim talebim kabul edilir ve ineriz. Fiko'nun kahvesi de neresiymiş bir bakarız, sonra size güzellik yaparım diyen tavukçuya giderken börekçiye tav olup böreklerimizi yiyip çayımızı içeriz.

Börek ziyafetinden sonra tekrar gelen otobüse atlayıp akan trafiğin etkisiyle Beylerbeyi'ne geldiğimizi anlar anlamaz inip ufak bir soruşturmayla bulduğumuz "Beylerbeyi Profiterol"de torpilli tatlımızı yeriz. Artık pek hareket edecek halim kalmamasından köprüye nasıl çıkarım planlarımı bir anda kafamdan savuşturup diğerleriyle Üsküdar'a gitmeye karar vererek, oradan bulduğumuz Bostancı otobüsü ve bir minibüsle Küçükyalı'ya eve ulaşırım ve bugünün de burada bittiğini buradan dünyaya duyururum :p

Hiç yorum yok: