Bir yanda ekonomik ve siyasi kriz varken, diğer yanda Kit Kat Klüp'teki parlak eğlence yaşamı sunuluyor hikayede... Şehir tiyatrolarının sitesinde ise konu şöyle özetlenmiş: Bir kabare aktristi ile Amerikalı bir yazarın kısa ömürlü aşkı ve onları kuşatan büyük toplumsal kaos... 1931 yılı, Berlin... Bir yanda faşizmin tırmanışıyla süre giden huzursuzluk ve açlık; diğer yanda yalnızca eğlence ve para peşinde küçük burjuvaların kendi kabuklarındaki umursamaz yaşamı... Kült müzikaller sınıfında yer alan Kabare, 1972'de beyaz perdeye aktarıldığında 8 Oscar kazanmış ve "Tüm Zamanların En İyi Yüz Filmi" listesine girmiştir.
Oyunculara gelirsem, Emcee rolündeki Mert Turak'ın enerjisine ve güldürü yeteneğine hayran kaldım, kendimce oynadığı projeleri takip etmek sevindirici olacak. Uzun bacaklı Sally Bowles rolündeki Senan Kara Tutumluer'in "N'oluuuuuuuuuuur" deyişi ile her siyasi konuşma olduğunda "Yani politika falan mı? Ama bunun bizimle ne alakası var ki? '' diye soruşu, yere düşüş sahnesi, harika sesiyle söylediği parçalar özellikle bayıldığım noktalar oldu. Clifford Bradshaw rolündeki Can Başak'ın ise -tiyatroya dayımla gitme sebebim olmasını bir yana bırakırsak :) - en çok ses tonunu beğendim, zaten bir çok yerde duyduğum bir ses gibi geldi....
Gitmişken 2 tiyatro bileti daha aldım,bir aksilik çıkmaz gidersem onları da yazarım ilerleyen haftalarda... Bu arada aklıma geçen yıl İstanbul Bilgi Üniversitesi'de gittiğim “RENT” müzikali geldi. Onda da epey eğlenmiştik :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder