12 Aralık 2010 Pazar

Av Mevsimi (2010)

Dün televizyonda Atilla Dorsay'ı dinleyene kadar hakkında hiçbir iyi yorum duymadığım filmi asla sinemada izlemem diyordum, ama asla asla dememek gerek :) Sinema teklifi gelen aileden üç kişiyi kıramayarak, bir kez daha sinemada izlemem dediğim bir türk filmini izledim (itiraf ediyorum aslında Yavuz Turgul-Şener Şen ikilisi nedeniyle filmi merak ediyordum).

Filmin başında harika görünen bir ormanda bataklığın içinde bir el bulunur. Cinayeti soruşturmaya Avcı(Şener Şen) ve Deli(Cem Yılmaz) lakaplı polisler verilir, bu polisler de yanlarına üçüncü olarak acemi bir polisi (Okan Yalabık) alırlar ve çok çarpıcı olmayan sahnelere sahip katil-polis oynarlar. İlk yarıya bakınca niye kimse sevmedi, ucuz çatışma sahnelerine rağmen sevilecek pek çok şey var diye düşünmeden edemedim.  Mesela  görüntüler(yönetmeni Uğur İçbak) ile komedi filmi olmadığı halde filmdeki güldürücü sahneler çok başarılıydı. Ancak, ikinci yarının ilk 10 dk'sından sonra filmin sonu belli olunca ve ilk yarı zekice kararlar alabilen polisler birden nasıl bu kadar kör oldular diye de sinir olunca., izleyiciyi aptal yerine koyan bu filmden neredeyse nefret ettim, bütün güzel düşüncelerimi yok etti saçma sapan senaryosuyla.

Bir yıl sonra televizyon kanallarında gösterilir o zaman izleyin, en azından Cem Yılmaz'ın karadenizli rolü ve Şener Şen ile o harika orman görüntüsü için. Nedense bu sefer normalde ses tonu nedeniyle bayıldığım Çetin Tekindor ise o kadar keyif vermedi bana.

**spoiler
Bu filmin organ takliyle ilgili bilinçlendirme yaptığını düşünen varsa(ki bence filmin toplum bilincini sağlayacak hiçbir mesajı yok) Inhale filmini izlesin.

1 yorum:

Melih Anık dedi ki...

Bartu Küçükçağlayan'ın kısacık roldeki(barmen) oyunculuğunu çok beğendim.