Çağan Irmak'tan sürekli çevremizde görebileceğimiz insanları ve bu insanların başlarına gelen çevremizde duyduğumuz ya da rahatlıkla duyabilceğimiz olaylardan oluşan; ama bu sıradanlıklara rağmen sıcaklığıyla, insancıllığıyla ve masalsılığıyla kendini izleten bir film Prensesin Uykusu...
Ağacın özsuyunu dinleyecek kadar canlıya-insana bağlı, yüzünün yapısı gereği sürekli gülümseyen,yabancılar tarafından garip biri olarak görünen ancak az ve öz arkadaşı olan, küçük yaşta kimsesiz çocuklar yurdunda yaşamaya başlamış Aziz (Çağlar Çorumlu) ile onun yurttan arkadaşı olan dışa dönük, sosyal, hareketli Neşet (Alican Yücesoy) çocukluklarından beri beraberdirler. Bir gün üst katlarına küçük bir kız çocuğu Gizem ile annesi Seçil (Sevinç Erbulak) taşınır, bir kaza sonucu Gizem bilincini kaybeder ve uykuya dalar. Film Gizem'in yeni taşındıkları evde yeni hayatına başlarken yazdığı bir kaç günlük günlüğündeki isteklerini yerine getirmeye çalışanların başına gelen olayları anlatırken, bir yandan da bu karakterlerin iç dünyasını gösteriyor. Ve tabii ki filmde süpriz bir isim daha var Genco Erkal. Filmin ikinci yarısı karşımıza çıkan Kahraman, bir nevi rol gereği de kahramanlık yapıyor ve Genco Erkal harika oyunculuğuyla filmi çarpıcı hale getiriyor.
Filmi izlemeye karar verme sebebim bu sefer Çağan Irmak değil, tiyatroda izleyip her seferinde oyunculuğuna bayıldığım Çağlar Çorumlu'ydu, ve tabii gene başarılı tiyatrocu Sevinç Erbulak, ama Irmak filmlerini de hep seviyorum. Gerçi düşününce Çorumlu tiyatroda ayrı bir başarılı, mutlaka gidip canlı izlenilmeli (Marat-Sade, Tarla Kuşuydu Juliet). Genco Erkal'sa her yerde harika :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder