Okan Bayülgen'in şov programlarında her zaman yaptığı televizyonla dalga geçmenin yoğun ve yüzümüze vura vura yapılmış bir hali... İzlerken sinemada izlemeye yazık olur, tam televizyonluk; ama hangi kanal bu filmi göstermeye cesaret eder diye de düşünmeden edemedim. Film aşırı abartılı şekilde (ki bu duruma dikkat çekmek için iyi bir şey) televizyonda yapılan yarışmalar, reality şovlar ve haber programlarıyla dolu. Ancak bu kadar yoğunlukta saçmasapan programı filmin içinde peşpeşe izlemek bir yerden sonra insanı bunaltıp ne zaman bitecek bu dedirtse de yüksek reyting alan televizyon kanallarındaki durumu açıkça gözler önüne seriyor.
Benim favori yarışmam "Dolu mu Boş mu" adlı izdivaç programı oldu. Bu yarışmada kutuların içinde mavi ve kırmızı elbiseli kızlar var. Kırmızılar zayıf, uzun ve manken gibiyken, mavililer hep şişman. Aynı "Var mısın Yok musun"daki gibi yarışmacı kırmızı çıktıkça üzülüyor ve Hamdi Bey'in teklifindeki kızın kilosu, kalan kırmızılı kız sayısı azaldıkça artıyor. Sonra yarışmacı teklifte sunulan ya da kutusundan çıkan kızla evleniyor. Ayrıca, meteoroloji haberini hislerine dayanarak sunan Medyum Memiş de güzel düşünülmüştü.
Filmin can alıcı noktası, başrol karakter eski camcı yeni televizyon patronu İmdat Bey'in (Okan Bayülgen), "Bir tane televizyona hapishanede 50 kişi bakıyor ve içerde olduğunu unutuyor; peki dışardaki adam televizyona bakınca ne oluyor? O da dışarıda olduğunu mu unutuyor?! Dedim bu kötü bir şey, ben yapamam" lafıydı.
Oldu bitti sinemada çok beğenilen bir film bile olduğunda seyircilerin hepsinin bir yere acil yetişmesi gerekiyor gibi çıkmasına sinir olmuşumdur, o yüzden filmin sonunda çekim hataları, filmde kesilen kısımlar ya da film müziğinin klibi gibi bir kısımla insanları içeride tutan film bitişlerini severim. Kanal-i-zasyon'da da yazılar bitene kadar film bitmedi, böylece filmde emeği geçenlerin adı en azından izleyiciler çıkmadan ekranda görünmüş oldu.
Bir de en başta Hakkı Devrim'in bir sözü var: "Bir şey bir kez oluyorsa kazadır, ikinci kez oluyorsa tesadüftür, ama üçüncü kez oluyorsa istikrardır." diye....
Filmin can alıcı noktası, başrol karakter eski camcı yeni televizyon patronu İmdat Bey'in (Okan Bayülgen), "Bir tane televizyona hapishanede 50 kişi bakıyor ve içerde olduğunu unutuyor; peki dışardaki adam televizyona bakınca ne oluyor? O da dışarıda olduğunu mu unutuyor?! Dedim bu kötü bir şey, ben yapamam" lafıydı.
Oldu bitti sinemada çok beğenilen bir film bile olduğunda seyircilerin hepsinin bir yere acil yetişmesi gerekiyor gibi çıkmasına sinir olmuşumdur, o yüzden filmin sonunda çekim hataları, filmde kesilen kısımlar ya da film müziğinin klibi gibi bir kısımla insanları içeride tutan film bitişlerini severim. Kanal-i-zasyon'da da yazılar bitene kadar film bitmedi, böylece filmde emeği geçenlerin adı en azından izleyiciler çıkmadan ekranda görünmüş oldu.
Bir de en başta Hakkı Devrim'in bir sözü var: "Bir şey bir kez oluyorsa kazadır, ikinci kez oluyorsa tesadüftür, ama üçüncü kez oluyorsa istikrardır." diye....
1 yorum:
yola çıktığı fikir yerinde olsa da ard arda alakasız skeçlerin ötesine geçemeyen çok ama çok kötü bir film bu kanımca.
özellikle oyunculuklar am bir rezalet.
hakkı devrim okan bayülgen'den daha iyi oynamış yav.
Yorum Gönder